ŞANLIURFA CEZAEVİ YANGININDA İDARİ İHMAL!


Bu makale 2014-09-16 11:25:38 eklenmiş ve 60196 kez görüntülenmiştir.
Av. İrfan KARAKEÇİLİ

16. 06. 2012 Tarihi saat 21:30 sıralarında Şanlıurfa kapalı cezaevinin C-15 Koğuşunda çıkan yangın sonucunda 13 kişi hayatını kayıp etmiş 5 kişi sağ olarak kurtarılmıştı.

                        Yangınının hafta sonuna denk gelmesinin yanı sıra gecenin miraç kandili olması sebebiyle, Şanlıurfa cezaevinde olması gerekenden çok daha az infaz memurunun görevlendirildiği düşüncesindeyiz. Nitekim olay dosyasındaki infaz koruma memurlarının ifadeleri bu durumu teyit etmektedir.

                        Cezaevi yangının üzerinden iki yıl geçmesine rağmen hâlen tartışmaları bitmemiştir. 16. 06. 2012 tarihinde çıkan yangında her ne kadar idareye herhangi bir kusur izafe edilmese de olayın oluş şekli, yangının söndürülmesinde yaşanan gecikmeler,  koğuş kapısının geç açılması yangın sündürme tüplerinin olmaması, yangın vanasına takılı hortumunun olmaması veya hortumun yangın mahalline yetişmemesi durumları birlikte irdelendiğinde cezaevi yangınında gerçekte idarenin ne denli kusurlu olduğu açıkça görünmektedir. Nitekim olay sonrasında düzenlenen bilirkişi raporunda yangının çıkışını ve söndürmesini etkileyici hiçbir önlemlerin alınmadığı belirtilmek suretiyle kurumun ihmalliği belgelenmiştir.  

                        Cumhuriyet savcılığındaki soruşturma dosyasına bakıldığında C-Koğuşunun nöbetçi infaz koruma memurunun olmadığı, başka bir koğuştan geçici infaz koruma memurunun verildiği, Yangın çıkma anında koğuş kapı anahtarının nöbetçi infaz memurunda olması gerekirken,  idare baş memurunun kapalı dolabında olması ve o esnada idare baş memurunun cezaevi dışında olması koğuş kapısının geç açılmasına sebebiyet vermiştir.

                        Savcılık dosyasındaki infaz koruma memurlarının ifadeline bakıldığında C- 15 Koğuşunda hiçbir yangın söndürme tüpünün olmadığını, tüplerin diğer koğuşlarda getirdiklerini koğuşta bulunan yangın söndürme vanasına takılı hortumun kısa olduğunu yangın yerine yetişmediği açıkça belirilmektedir.  Ne yazık ki diğer koğuşlarda getirilen yangın söndürme tüplerinin çoğu boşmuş. Dolu olanlar da bir işe yaramamış çünkü Koğuş kapısı geç açıldığından artık iş işten geçmişti. Yangından sonra 19. 06. 2012 tarihinde ARDEK yangın söndürmede 15.033,00 TL. Yangın söndürme tüplerinin alınması bu durumun gerçekliğini gözler önüne sermektedir. 

                        Eyyübiye halkının ortak düşüncesi itfaiyenin yangının başlamasından 35-45 Dakika sonra olay yerine intikal ettiği belirtilmektedir. Soruşturma dosyasında bu konuya yer verilmemiştir. Ancak tüm işlemler bittikten sonra itfaiyenin olay mahalline geldiği ve direk koğuş içine müdahale etmediği koğuş damından müdahale edildiği belirtilmektedir.  Bunun özel bir sebebi var mıdır? Bilemeyiz.

 

                        Cezaevi yangınının çıkmasından aylar öncesinden baro başkanlığımızın cezaevi izleme komisyonu tarafından defalarca adalet bakanlığına rapor ve dilekçeler gönderilerek; Şanlıurfa cezaevi şartlarının uygun olmadığını 6-8 kişilik koğuşlarda 18-24 kişinin kaldığını bu suretle koğuş ortamlarının çok gergin olduğunu her an telafisi imkânsız zararlara yol açabileceğini hatta içerideki malzemenin yangın çıkmaya elverişli olduğunu defalarca belirildiği halde maalesef yangın anına dek hiçbir cevap veya önlem alınmıştı.

                        Cezaevi yangınından 3 gün önce Şanlıurfa milletvekili sayın İBRAHİM AYHAN tarafından yazılan dilekçede Şanlıurfa ceza evindeki şartların insan yaşamına uygun olmadığını çok sıkışık olduğunu, şartlarının iyileştirmesi istediği ve her ana bir olayın çıkabileceğini belirten dilekçesi idare tarafından havale edildiği halde ne yazık ki yangından bir gün sonra adalet bakanlığına faks’la gönderilmiştir. 

                        Cezaevi yangınının soruşturma dosyasında TAKİPSİZLİK karı verilmiştir.  Mağdur aile ve/veya vekilleri tarafından yapılan itirazlar bugüne değin bir sonuç vermemiştir.   Çok gariptir ki! Soruşturma dosyasında şüpheli olarak sadece ve sadece o günün nöbetçi infaz koruma memurları yer aldığı halde asıl sorumlu olunan cezaevi müdürü, cezaevinden sorumlu cumhuriyet savcılığı ve diğer sorumluların yer almaması kanımızca hukuk devletinin yargılama eksikliğidir. 

                        Yangından sonra mağdur ailelere verilen tazminatlar hiçbir şekilde acılarını azaltmamış ve yatıştırmamıştır.   Devlet bu gibi;  kurumun kusurlu olduğu durumlarda mağdur hak sahibi veya mirasçılarına EK TAZMİNAT ve YARDIMLAR verildiği halde Şanlıurfa cezaevinde çıkan yangın sonrasında devlet tarafından ek tazminat veya yardımların yapılmaması üzücüdür.  Yakın tarihte meydana gelen SOMA maden faciasında ve ondan öncesinde meydana gelen Uludere roboski olayında bu durumlar dikkate alınarak idare veya başbakanlık tarafından mağdur ailelerin acısını azaltacak miktarda önemli ödemeler yapılmıştır.

Umarız cezaevi yangınında çocuklarını, canlarını,  umutlarını kayıp eden ailelere;  umut olsun,  teselli olsun, acılar unutulsun veya yetimlerine gelecek olsun diye beklenen yardımlar yapılır. Çünkü bu devlet hepimizindir.  

Başka yazıda buluşmak üzere kalın sağlıcakla.

 

 

Diğer yazıları...
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
Özurfahaber
© Copyright 2021 Gazi Soft. Tüm hakları saklıdır.
GÜNDEM
SPOR
SİYASET
EĞİTİM
A.Ö.L.
Eğitim Portalı
Eğitim Haberleri
DÜNYA