Kalemi elime alıp birşeyler yazmaya kalktığımda hep gülümseyerek bakarım kağıda. Bu aralar duygusal yazılar yazmak istemiyorum, hep içimden güzel şeyler yazmak geliyor. Bu günde öyle oldu. Bu kez daha içten, daha samimi ve sevgi dolu baktım kaleme ve kağıda, sanırım şubat ayının gelmesi ve sevgililer gününün yaklaşmasından olsa gerek.
Günleri neden ayırırlar anlamış değilim. Anneler günü, Babalar günü, Öğretmenler günü, Sevgililer günü ve daha birçok günler. Resmi ve Dini günleri, Bayramları ayrı tutmak gerek, bunlar özel günler, onlar mutlaka kutlanır, bu sayede unutulmuş ziyaretler yapılır ama diğer günleri ayırmaya gerek yok bence.
Birde madalyonun diğer bir yüzü var, bu yönden bakarsak eğer sevgisini göstermek veya sevildiğini hissettirmek için özellikle bu günü bekleyenler de var. Bu gün dışında sevgilisini romantik bir yemeğe götürmeyen, hediye almayan en azından kırmızı tek bir gül dahi almayan eşler var. Böyle eşler için yani unutkan eşler için de böyle özel günlerin olması da gerekir, en azından hatırlanmak için.
Her neyse ben ne dersem diyeyim, sadece bir gün sevgililer günü kutlanacak. Ben içimden gelerek söylüyorum lütfen her gün sevgi ve dostluk günü olsun. Bırakın bir gün kutlamayı her gün kutlayın desemde, bu kurala uymayıp senede bir gün kutlayana ben kendi adıma böyle sesleniyorum. “Sevgi ve Dostluk Gününüz Kutlu Olsun”
Sevgiyle Kalın…